19 Aralık 2014
Sayı: SİKB 2014/01 (50)

“Çözüm süreci” aldatmacasına devam
Kobanê, Serêkaniyê, Qamışlo ve Cezaa’da direniş
Hırsızlar hala hırsız!
Tutsaklara yayın yasağı mücadeleyle kırıldı
“Türkiye’ye biber gazı sağlamayın”
Amed’de polis Kadir Çakmak’ı katletti
“İşte ihanet, işte Türk Metal”
MESS-Türk Metal ittifakını parçalamak için…
Homurdanmaları bırakıp hesap sormalıyız!
İşçi sağlığı değil, güvencesizlik hedefleniyor!
TPAO özelleştirme kıskacında
DİSK-AR: Asgari ücretlinin alım gücü düştü
Bursa polisi Nestle’ye çalışıyor
Savaş ve yıkım bütçesine karşı binler Ankara’da buluştu
2015 bütçesi ve 13 Aralık mitingi - Alper Suat
Zafer Aydın’ın Yatağan’da gördüğü - T. Kor
CIA’in işkencehaneleri
ABD ile Küba ilişkilerinde “normalleşme” mi, kaleyi içten fethetme siyaseti mi?
İşçi sınıfı ve emekçi kitleler eylemde
Belçika’da yıkıma karşı genel grev!
İsrail katliamlarını sürdürüyor
Gericilik, baskı ve saldırganlık gençliği kuşatamayacak!
DLB: Erdal’dan Berkin’e büyüyor mücadele!
DGB’den Suriyeli göçmenlerle dayanışma
UNICEF’in kadına yönelik şiddet raporu: Malumun ilanı
Kadın kırımı sürüyor!
İyimser dostumuz Şarlo, proletaryanın onurlu palyaçosu - K. Ehram
Yaşasın 19-22 Aralık Direnişimiz!
19-22 Aralık: Tarih sayfaları arasında kızıl bir ayraç
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi sağlığı değil, güvencesizlik hedefleniyor!

 

9 Aralık günü TBMM’ye “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” gönderildi.

Tasarının 2. maddesinde işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uymaya zorlamak gerektiği belirtiliyor. Bunu da işçi sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uymayan işçinin tazminatsız işten çıkartılması hakkını patrona vererek yapıyorlar.

Bir kez daha sermaye hükümeti AKP’nin adeta işçiyle dalga geçen bir uygulamasıyla karşılaşıyoruz. Görünürde işçi sağlığı düşünülüyormuş gibi yapılıyor ama gerçekte patronlara işçiyi tazminatsız işten çıkarma kolaylığı getiriliyor. Bunun yanı sıra AKP bir kez daha sermaye sınıfını aklama işine soyunmuştur. Onlara kalırsa iş cinayetleri işçiler işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerine uymadığı için yaşanıyor.

İşçiye yaptırım olarak ‘tazminatsız çıkış’ sopasının gösterilmesi ise manidardır. Zira patronlar her defasında işçinin bir anlamda iş güvencesi demek olan, kıdem tazminatı hakkının kaldırılmasını gündeme getiriyorlar. AKP de bunun için fırsat kolluyor. Ancak olası tepkilerden çekindiği için şimdiye kadar doğrudan kıdem tazminatını kaldırmayı göze almadı. Fiiliyatta zaten patronlar çeşitli oyunlarla işçinin tazminat hakkını gasp ediyorlar. Şimdi ise, sözde işçi sağlığı ile ilgili bu “önlem” sayesinde, işçiyi tazminatsız atma seçenekleri çoğalmış, patronların işi daha da kolaylaşmıştır.

Belirtmek gerekir ki, işçinin korunma adına alacağı önlemler sadece işçiyi hafif nitelikli kazalardan korur ya da sakatlanmasına engel olur. Ama ölümlü iş kazalarının çoğu işyeri koşullarının yetersizliğinden, bakımlarının yapılmamasından kaynaklanmaktadır. Burada işçinin faktörü olabilecek yorgunluk, dikkatsizlik vb. ise yine çalışma koşullarının sonucudur. İş kazalarına davetiye çıkaran etkenler fazla mesailerdir, ağır iş yüküdür vb. İşçinin dinlenme haklarını gasp ederek yorgunluğa ya da dikkatsizliğe neden olan ortamı patronların kâr hırsı sağlamaktadır. Ayrıca işçiye işçi sağlığı eğitimi vermek zorunda olan ama bunu ya göstermelik olarak yapan ya da hiç yapmayan yine patronlardır.

Soma’da, Ermenek’te, Torun Center’da işçi katliamlarıyla mevcut düzende açığa çıkan gerçekler karşısında tepkileri bir nebze olsun gidermek için ‘İş Güvenliği Paketi’ gündeme gelmişti. Bununla ilgili olarak Ahmet Davutoğlu şunları söylemişti: “Değişim üç evreden geçiyor. Zihniyet, insan unsuru ve yaptırım dengesi. Maliyet ve etki analizlerini çok doğru yapmanız gerekiyor.” Yaptırımdan kastedilenin ise,“ödül-ceza dengesiyle iş kazası olmayan iş yerlerinin ödüllendirileceği.” Onların yaptırımı patrona gelince ödül, işçiye gelince ise tazminatsız çıkıştır!

Hatırlanırsa ‘İş Güvenliği Paketi’ toplum nezdinde patronları koruyan, suçu işçiye yıkan bilinçli çarpıtmalar eşliğinde gündeme getirilmişti. İş cinayetleri işçi eğitimsiz olduğu için yaşanıyormuş gibi vurgular yapılmıştı. İş kazalarının suçunu işçiye yıkan bu saptırma geçtiğimiz günlerde tekrar vurgulandı. Hakkında verilen gensoru vesilesiyle konuşan Çalışma Bakanı Faruk Çelik, patronların savunusuna devam ederek şunu söyledi: “Biz yasada işçiye çalışmama hakkını verdik; ama işçi çalışmaması gereken ocakta çalışıyorsa düşünmemiz gerekiyor.”

İşsizlik belasından korkan bir işçinin “çalışmama hakkını” patrona karşı savunabileceğini söyleme arsızlığında bulunan bir Çalışma Bakanı’na sahip bu ülkede, son 11 ayda en az 1723 işçinin öldüğü gerçeği ne yazık ki şaşırtıcı değildir.

Gündeme gelen son yasa tasarısına dönersek, aynı arsızlık ve mantıksızlığın devam ettiğini görüyoruz. Patronlar için işçi çıkarımı kolaylığı demek olan bu durum işçiyi her açıdan mağdur edecektir. İşçi baret takmadı, kulaklık, gözlük kullanmadı vb. gerekçelerle tazminatsız kapı önüne koyulabilecektir. Türkiye’nin patronlar için bir sömürü cenneti, işçiler içinse bir cehennem olduğu gerçeği bir kez daha görülmüştür.

Sermaye hükümeti AKP patronların işine gelen önlemleri almaktadır. İşçi hakları büyük ölçüde gasp edilmiştir. Artık “zincirlerimizden başka kaybedecek bir şey kalmamıştır.” İşçi sınıfı ve emekçilerin hakları, gelecekleri ve onurları için mücadeleyi yükseltmek dışında tutacak yolu yoktur. Her geçen gün kötüleşen bu durum karşısında örgütlenmek ve fiili-meşru bir yoldan mücadeleyi büyütmek gerekmektedir.

 

 

 

 

İş cinayetleri dur durak bilmiyor!

 

Şemdinli

Şemdinli Kaymakamlığı’na bağlı Özel İdare Köylere Hizmet Götürme Birliği’nde iş makinesi operatörü olarak çalışan ve olaydan 2 gün önce işe giren Ahmet Yurdakul, 13 Aralık günü Altınsu Köyü’ne bağlı İncesu Mezrası girişinde kullandığı iş makinesinin uçuruma yuvarlanması sonucunda makinenin altında kalarak hayatını kaybetti.

Sakarya

Sakarya’nın Hendek ilçesinde bulunan Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası’nda 14 Aralık günü patlama yaşandı. Patlama sonucunda Yılmaz Şapoğlu adlı işçi hayatını kaybederken özel güvenlik görevlisi Beytullah Tercan yaralandı.

Yılmaz Şapoğlu’nun hayatını kaybettiği, cep telefonuyla arayan mesai arkadaşlarının kendisine ulaşamaması üzerine ortaya çıktı. Bunun üzerine İtfaiye ekipleri ve fabrika görevlileri, Şapoğlu’nun cansız bedenini beton yığınının altında buldu.

Şapoğlu’nun cansız bedeni Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna götürüldü.

Bursa

Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan bir inşaata çalışan B.Ç adlı işçi, 16 Aralık günü, inşaatın çatısına demir profil çektiği sırada demir profilin yüksek gerilim hattına temas etmesi ile elektrik akımına kapıldı.

B.Ç, sağlık ekiplerinin müdahalesine rağmen kurtarılamadı.

Niğde

Niğde’de Meram Elektrik Dağıtım AŞ’ye bağlı taşeron şirkette çalışan 32 yaşındaki Tayfun Hellaç, bir abonenin elektriğini kesmek için çıktığı elektrik direğinde akıma kapıldı.

Niğde’nin Yeşilgölcük Beldesi’nde meydana gelen olayda Hellaç çıktığı yüksek gerilim hattında elektrik akımına kapılarak direkten düştü. Vücudunda oluşan yanıklar arkadaşları tarafından söndürülse de direkten düşen işçi yaşamını yitirdi.

Hellaç’ın ölümüne elektrik kesilmeden direğe çıkarılmasının neden olduğu belirtildi. Jandarma Hellaç’ın iş arkadaşlarını ifade için karakola götürdü.

Ankara

17 Aralık’ta, Ankara’nın Kızılcahamam ilçesindeki Hakim Evi’nde asansör bakımı yapan işçi Mustafa Daştan, yan tarafta çalışan asansörün geçiş bölgesine uzandığı sırada başına asansör çarptı. 112 Acil Servis ekipleri, ağır yaralanan işçiye müdahale etti ancak Daştan hayatını kaybetti.

Urfa

Urfa’da bir lastik fabrikasında elektrik teknisyeni olarak çalışan Hüseyin Başar adlı işçi, 17 Aralık günü onarımını yaptığı boru profil kromlama makinasının aniden çalışması üzerine sıkışarak hayatını kaybetti.

Başar’ın cansız bedeni Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsi işleminin ardından memleketi Antep’e gönderildi.

 
§